(ERGENLİK)

(PUBERTE)

Ergenlik; kısaca çocukluktan erişkinliğe geçiştir. Çocukların fiziksel anlamda büyüdüğü, cinsiyete özgü bulguların gelişmeye başladığı ve tüm bunların sonunda üreme fonksiyonlarının kazanıldığı döneme ERGENLİK DÖNEMİ adı verilir. Ergenliğe geçiş yaşı her bireyde farklıdır. Genetik, ırk, beslenme, spor ve çevresel faktörler pubertenin başlamasını etkiler. Daha iyi beslenen ve genel sağlık koşulları daha iyi olan bireylerde puberte daha erken başlayabilir. Ergenliğin başlaması takvim yaşından çok kemik yaşı ile ilgilidir. Kızlarda kemik yaşı 10-11, erkeklerde 12-13 yaşlarına ulaştığında ergenlik belirtileri oluşmaya başlar. Kız çocukları erkek çocuklarına göre daha erken ergenliğe girerler. 

Ergenlik; çocuklukla yetişkinlik arasına anne ve baba tarafından inşa edilen bir asma köprüye benzer. Bu köprünün temelleri; anne ve babaların kendi anne ve babalarından, çevrelerinden aldıkları bilgi, deneyim ve öğretilerin üzerine kendi deneyimlerini katmalarıyla atılır. Eğer köprü iyi inşa edilirse çocuklar bu köprüden rahat bir şekilde geçerek erişkinliğe adım atarlar.

Kızlarda Pubertenin en önemli belirtilerinden olan meme gelişimi ve özel bölgede kıllanma  5 evrede tamamlanır.

Pubertede Meme Gelişimi:

Evre 1: Ergenlik öncesi dönemdir. Bebeklikten ergenliğin ilk belirtileri olan meme tomurcuklanmasının başlamasına kadar olan dönemdir. 

Evre 2: Kız çocuklarında genelde 9-10 yaşlarında meme tomurcuklanması ile başlar. Telaş olarak da adlandırılan bu evrede meme tomurcuğu belirmiş, meme tomurcuğu üzerinde meme ucu yükselmiş ve meme çapı artmaya başlamıştır. 

Evre 3: Meme biraz daha büyümüş, meme ucu biraz daha belirginleşmiş, meme ucunun etrafındaki areola denilen kahverengi bölge biraz daha koyulaşmış ve büyümüştür. Bu dönemde meme tomurcuklanmasına ek olarak genital bölgede tüylenmeler gözükmeye başlar. Bu evrede boy uzaması, iç organlarda büyüme, yumurtalıklarda, rahimde ve genital organlarda büyüme daha belirgindir.

Evre 4:  Meme büyümesi devam eder. Meme ucu ve memenin etrafındaki areola denilen bölge; memenin diğer kısmından belirgin olarak çıkıntı yapmıştır. Meme başı daha kızarmış ve daha kahverengi bir renge bürünmüştür. Memenin erişkin meme boyutuna ulaşması ilk tomurcuklanmanın başlamasından sonraki 3-5 yıl içerinde tamamlanır.

Bu dönem kızların en çok kilo alındığı dönemdir. Deri altı yağ dokusu ve kalça bölgesindeki yağ dokusu belirgin bir şekilde artmıştır. Tüm vücutta yağ dokusunun artmasına paralel olarak memedeki yağ dokusu da artmıştır ve meme daha da büyümüştür. Doğumla birlikte emziren annelerde meme büyümesi daha da artarak son şeklini alır.

Bu evrede genital bölgelerdeki kıllanma giderek artarak ters üçgen şeklini alır ve hafifçe bacak aralarına da yayılabilir. Bu evrede koltuk altı kıllanmaları da gelişmeye başlar. Koltuk altı kıllanmaları meme gelişiminden 1-2 yıl sonra ortalama 12-13 yaşlarında belirginleşmeye başlar.

Evre 5: Ergenliğin tamamlandığı boy uzamasının en hızlı olduğu dönemdir. Menarş olarak adlandırılan ilk kanama genelde bu dönemin sonunda görülür. 

Pubertede Pubis Kıllanması (Genital Bölgede Kıllanma):

Genital bölgede kıllanma; meme tomurcuklanmasından 6-12 ay sonra başlayabilir. Pubik kullanma 5 evrede tamamlanır.

 Evre 1: Doğumdan ilk kıllanmanın görülmesine kadar geçen evredir. Genital bölgede kıllanma yoktur.

Evre 2: Pubarş olarak da adlandırılan bu evrede vajen bölgesinde büyük dudakların kenarında düz kıllar gözükmeye başlar. 

Evre 3: Kıllanma vajenin üst kısmındaki pubis denilen bölgeye yayılır, rengi koyulaşmaya ve şekli kıvrıklaşmaya başlar.

Evre 4: Koyu ve kıvrılmış kıllar büyük dudaklara ve pubis denilen bölgeye daha fazla yayılır. Bu evrede kıllanma pubis üçgeni olarak adlandırılan bölgeyi henüz tam olarak doldurmamıştır.

Evre 5: Kıllar özel pubik üçgenin tamamını ve vajen bölgesinin etrafını kaplamıştır. Daha sık, daha kalın, daha koyu ve daha kıvrıktır.

Pubik kıllanma başladıktan sonra 2-5 yıl içinde ortalama  3-4 yılda tamamlanır.

Koltuk altı kıllanması pubik kıllanmadan 1 yıl kadar sonra başlar ve 2 -3 yıl içerisinde tamamlanır.

Pubertede her evre yaklaşık 6-8 aylık bir süreyi kapsar. Menarş denilen ilk regl (Adet kanaması); meme tomurcuklanmasının başlamasından sonraki  2-4 yıl içerinde görülebildiği gibi bazen de bu süre 6 yıla kadar uzayabilir. Genelde 10-11 yaşlarında başlayan puberte dönemi kızların %95’inde 13-14 yaş dolaylarında tamamlanır. 

ADÖLASAN BÜYÜME SIÇRAMASI (ABS): Kızlarda erkeklerden 2-3 yıl önce, ortalama 11-13 yaş dolaylarında başlar ve 2-3 yıl kadar sürer. ABS’nin ortalarında bir yerde Zirve Büyüme Hızı (ZBH) olarak adlandırılan ve 1-2 yıl kadar süren bir hızlı büyüme dönemi görülür. Bu dönemde kızlar yılda ortalama 6 – 8 cm uzayabilir. Pubertenin başlangıcından bitimine kadar kızlar ortalama 25 – 28 cm kadar uzayabilirler.

KIZ ÇOCUKLARINDA ERGENLİKTE CİNSELLİK

Cinsellikle üreme farklı şeylerdir.

Üreme; çocuk yapma eylemidir.

Cinsellik; zevk almak, keyif almak, mutlu olmak için yapılan cinsel eylemlerin tümünü içerir. Cinsellik bir bireyin bedeniyle en fazla keyif alabileceği bir eylemdir. Cinsellik; biyolojik, psikolojik ve sosyolojik bir olaydır.

Pubertede kızlarda cinsellik üçe ayrılır;

1- Bedensel Cinsellik: Doğası gereği erkeklerin kızlara, kızların da erkeklere karşı istek duymalarıdır.

2- Ruhsal Cinsellik: Kadın ve erkekler arasındaki duygusal yakınlaşmalardır.

3- Sosyal Cinsellik: Ergenlerin toplum cinselliğine bakışı ve toplumun da ergen cinselliğine bakışını içerir. Örneğin; flört, sözlülük, nişanlılık ve düğün evresinde oluşan tüm eylemleri içerir.  

Genelde bizim toplumumuzda kız çocukları cinsellik konusunda erkek çocuklarına göre  daha baskıcı bir yapı ile yetiştirilmektedir. Bu yanlış yetiştirilme şekli kız çocuklarının kendi bedenlerine karşı olumsuz duygular geliştirmesine neden olabilir. Bazı kız çocukları cinselliği suçluluk ve utanç duyulması gereken bir eylem olarak görebilirler. Bazen de cinsel arzularının  kendi hataları olduğuna yönelik olumsuz duygular geliştirebilirler.

Çocuğunuz  9 – 10 -11 yaşlarına geldiğinde yani ergenliğin ilk belirtisi olan göğüslerde  tomurcuklanma başladığında çocuğunuzla oturup konuşmalısınız. Böyle bir konuşma yapmadan önce bu konuşmaya hazır olup olmadığınızı bir kez daha kontrol etmelisiniz. Eğer yeterince bilgi ve deneyiminiz yoksa bu konuda profesyonel bir yardım da alabilirsiniz.

Böyle bir konuşmada ;

  • Meme büyümesi, özel bölgede kıllanma, koltuk altı kıllanması, adet kanaması konularında gerekli bilgileri çocuğunuzun anlayabileceği bir şekilde ona anlatın.
  • Cinsellik üzerine yeterli bilgiyi kısa ve öz olarak çocuğunuza verin.
  • Cinsellik üzerine çocuğunuzun sorduğu soruları geçiştirmeyin, onlara yeterince cevap veremiyorsanız deneyimli birisinden yardım alın.
  • Erken cinsellik, olası hamilelik, hamilelikten korunma, cinsel yolla  bulaşan hastalıklar hakkında çocuğunuza yeterli bilgi verin.
  • Sürekli öğüt, ahlak dersi veren bir tutum içinde olmayın..
  • Cezalandırıcı ve tehdit edici cümleleri asla kullanmayın.
  • Aşırı kısıtlayıcı ya da aşırı özgürlükçü tutumlar içinde olmayın.
  • GEREKLİ, YETERLİ VE DOĞRU  BİLGİYİ KISA CÜMLLERLE BASİT BİR ŞEKİLDE ANLATIN.

                     KIZLARDA ERGENLİK DÖNEMİNE İLİŞKİN SORUNLAR

Erken Puberte ya da Puberte Gecikmesi: Genetik özelliklere bağlı olarak ergenlik belirtilerinin ortaya çıkma yaşı her bireyde farklıdır. Kız çocuklarında pubertenin ilk belirtileri 8-13 yaş gibi geniş bir aralıkta görülmeye başlayabilir. Meme tomurcuklanması, genital bölgede kıllanma gibi belirtilerin 8 yaşından önce başlaması erken puberteyi düşündürebilir. 13 yaşına geldiği halde hâlâ memede tomurcuklanma ve genital bölgede kıllanma belirtilerinin görülmemesi pubertede gecikmeyi düşündürmelidir. Böyle durumlarda mutlaka doktorunuza danışmalısınız.

Ergenlik Gecikmesi: Bazı çocuklarda ergenlik yaşıtlarına göre biraz geç başlayıp geç tamamlanabilir. Normalde kızlarda 9-10 yaşlarında başlayan ergenlik süreci 12-14 yaşlarında tamamlanırken bazı kızlarda 12-13 yaşlarında başlayıp 14-16 yaşlarında tamamlanabilir. 16 yaşına geldiği halde ergenlik hâlâ tamamlanmamışsa bu ergenlik gecikmesi olarak değerlendirilir. Mutlaka doktorunuza başvurmalısınız.

Beslenme Sorunları:

Ergenlik döneminde büyüme ve gelişme hızı arttığı için yeterli ve dengeli beslenme çok  önemlidir. Büyüme hızındaki duruma göre çocuğunuzun beslenmesine özen göstermelisiniz. Yeterli protein, karbonhidrat ve iyi yağları almasını sağlamalısınız. Her gün süt ve süt ürünleri, et, tavuk, balık, kuru baklagil, 1- 2 adet yumurta, mevsimin taze sebze ve meyveleri, kuru yemiş gibi yiyecekleri özellikle  bu dönemde çocuğunuzun yeterli almasını sağlamalısınız.

Bu dönemde kız çocukları dış görünüşlerine daha çok özen gösterdikleri için zayıflamak amacıyla bazen yeterli ve dengeli besin almayabilirler. Bazen de bu zayıflama isteği Anorexia Nevrosa denilen aşırı kilo kaybına kadar giden bir hastalığa neden olabilir. Böyle bir durumda profesyonel bir yardım almanız gerekebilir. 

Bazı ergenler can sıkıntısı, kendine güvensizlik, arkadaş edinememe, arkadaşları ile anlaşamama gibi nedenlerle fazla miktarda ve düzensiz besin alırlar. Bu aşırı beslenme; kilo fazlalığına hatta bazen aşırı şişmanlığa (obezite) kadar giden tablolara neden olabilir. Çocuğunuza örnek olarak ona sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmalısınız.

Menstrüasyona (adet kanaması) bağlı kanamalar nedeniyle demir eksikliği anemisi, hızlı büyümeye bağlı artan kalsiyum gereksiniminin karşılanmaması sonucu kemik zayıflığı bu dönemin en belirgin beslenme sorunları arasındadır. Çocuğunuzun özellikle bu dönemde demir ve kalsiyumdan daha zengin gıdaları almasını sağlamalısınız..

İskelet bozuklukları: Skolioz (omurga eğilmesi), Kifoz (kamburluk), diz ve dirsek eklemlerinde şişlik ve tüm eklemlerde görülen büyüme ağrıları bu dönemin en belirgin iskelet bozuklukları arasındadır. Uygun duruş, bel boyun eksersizleri, günlük jimnastik ve sporla bu yakınmaların önüne geçebilirsiniz. Tüm bunlara rağmen yakınmalar giderek artan bir şekilde ısrarla devam ediyorsa doktorunuzdan yardım almalısınız.

Ergenlik Sivilceleri (Acne Vulgaris): Ergenlik hormonlarının etkisi ile yağ bezeleri ve kıl diplerinin iltihaplanması sonucu gelişir. Bazen zihinsel gerilimler, ergenlik bunalımları, sınav stresleri bu sivilceleri daha da arttırabilir. Bazı yiyecekler özellikle aşırı yağlı yiyecekler, hazır gıdalar ve çerezler de sivilcelerin artmasına neden olabilir. Bu sivilceler ergenleri  psikolojik olarak olumsuz  etkiler. Yeterli, dengeli ve sağlıklı gıdalarla beslenme, düzenli ve sakin bir yaşam, düzenli yüz temizliği, uygun kremler ergenlik sivilcelerin tedavisi için yeterlidir. Bütün bu önlemleri aldığınız halde sivilceler halen devam ediyorsa doktorunuzdan yardım almalısınız.

Hirsutismus (Ergenlik Kıllanması): Bazı kız çocuklarında androjen hormonlarının fazla salgılanması, bazen de derideki kıl foliküllerinin normal salgılanan androjen hormonlarına karşı aşırı duyarlı olması sonucu kız çocuklarının derilerinde aşırı kıllanma olabilir. Özellikle kilo fazlalığı olan kızlarda daha belirgin olan bu kıllanmada tedavi gerekmez, zaman içinde kendiliğinden geriler. Fazla kıllanma; ergeni psikolojik olarak olumsuz etkiliyorsa kozmotolojik önlemler alınabilir.

Basit Guatr (Troid bezi büyümesi): Bu dönemdebüyüme hızlı olduğu için triod bezi de büyümeyi karşılamak için bazen biraz fazla çalışır. Bu fazla çalışma bazen troid bezinin basit şekilde büyümesine neden olabilir. Bazı basit troid testleri ile (FT 3, FT 4 , TSH gibi) troid bezinin çalışması araştırılır. Bu testler normal ise tedavi gerekmez. Troid bezindeki büyüme 2-3 yıl içinde kendiliğinden geriler. İyot eksikliği olasılığına karşı özellikle bu dönemde iyotlu tuz kullanılmalıdır.

Menstrüasyon Bozuklukları (Regl-Adet  Bozukluğu): İlk menstrüasyon kızlarda ortalama 12-13 yaşlarında görülür. İlk menstrüasyonun görülmesi bazen 9-10 yaşlarında olabildiği gibi bazen de 15-16 yaşlarında da olabilir.  Menstrüasyon ortalama 28 gün ara ile tekrarlar. Menstrüasyon; ilk zamanlarda 15-20 gün ara ile olabildiği gibi 30-40 gün ara ile hatta bazen 2-3 ay ara ile bile olabilir. Tam olgunlaşma oluncaya kadar ilk bir kaç yıl böyle düzensizliklerin olması normaldir.

Disfonksionel Kanama ( Mentrüasyon Kanaması-Adet Kanaması Düzensizliği): Menstrüasyon kanamasının 8 günden uzun sürmesi, günde 10’dan fazla pet kullanmak zorunluluğunda kalınması, 21 gününden önce kanamaların tekrarlaması ya da kansızlığa neden olacak kadar ağır kanama olması  disfonksionel kanama olarak adlandırılır. Bu durum uterusun (rahimin) tam olarak olgunlaşmaması sonucu olabilir. Disfonksiyonel kanama menarştan (ilk menstruasyon) sonra kızların %40-50’sinde ilk 1 yıl, %15-20’sinde ilk 2-3 yıl sürebilir. Bazı kızlarda düzene girme daha uzun yıllar da alabilir. 18 yaşından sonra düzensizlikler devam ederse doktorunuza başvurmalısınız.

Amenore: Uzun süreli ya da hiç adet görmeme anlamına gelir. Evden ayrılma, yatılı okula başlama, sevgiliden ayrılma, uzun süreli hastalıklar, aşırı şişmanlık, ileri zayıflık bazı kız çocuklarını olumsuz etkileyerek uzun süreli adet görmeme tablosu geliştirebilir. Adet görmeme 3-6 ayı geçerse doktorunuza başvurmalısınız.

Primer dismenore (Ağrılı adet görme): Prostoglandin hormonlarının aşırı salgılanması ya da normal salgılanan prostoglandin hormonlarına rahimin (uterusun) aşırı duyarlı olması sonucu oluşan kasık ağrılarıdır. İlk Mentrüasyon (Menarş) dan sonraki ilk 1-2 yıl içinde görülme oranı %60-70 dolaylarındadır. Nonsteroid anti inflamatuarlar olarak adlandırılan İbuprofen ve naproksen gibi  ilaçlar prostoglandin üretimini baskılayarak ağrıyı azaltabilirler. Sıcak uygulama ve ağrı azaltıcı tekniklerden de yararlanılabilir.

Yukardaki basit yöntemlerle geçmeyen ileri ağrılarda doğum kontrol hapları, deriye yapıştırılan bantlar ve vajinal halka gibi hormonal kontrasepsiyon yöntemleri de ağrıyı azaltmak için kullanılabilir. Bazı vakalarda hormonal rahim içi araçlar da denenebilir. Bu hormonlar rahimden üretilen prostoglandin düzeylerini azaltarak kasılmaları, kanamayı ve ağrıyı azalttığı gibi ayrıca ileride oluşma ihtimali olan myom ve endometrozis gelişim riskini de azaltabilirler.

Lökore (Vajinal akıntı): Üreme çağındaki her kadında az miktarda şeffaf, kaygan ve kokusuz bir vaginal akıntı vardır. Normalde var olan bu vajinal sıvıya fizyolojik vajinal akıntı denir. Hormonların etkisiyle rahim ağzındaki bezlerden ve vajinadaki bezlerden salgılanan bu sıvı vajinanayı kaygan hale getirerek cinsel ilişkinin daha rahat olmasını sağlar.

Fizyolojik (normal) vajinal akıntı; yumurtlama zamanında yani iki adet kanamasının tam ortasındaki günlerde artar. Hatta bazen iç çamaşırını lekeleyecek kadar vajina dışına sıvı çıkışı gözlenebilir. Bu akıntı, tam yumurtlama gününde yumurta akı kıvamında, çekince uzayan, sümüksü ve şeffaf bir görünüm alır. Bu şekildeki vajinal bir akıntı aslında yumurtlamanın habercisidir. Miktarı ne olursa olsun, fizyolojik vajinal akıntı renksiz ve kokusuzdur. Kaşıntıya ve rahatsızlığa neden olmaz.

Madde Kullanımı ve Bağımlılık: Özelikle erkek ergenlerde daha fazla gözükse de son zamanlarda kız ergenlerde de gözlenen sigara, alkol, esrar ve buruna çekme yoluyla kullanılan maddelere bağlı bağımlılık bu dönemin en önemli sorunları arasındadır. Aile içi problemleri olan ergenlerde madde bağımlılığı daha çok gözlenir. Önce sosyal ortamlarda arkadaş etkisiyle alkol alımı şeklinde başlayan bağımlılık giderek sigara, esrar ve diğer maddelere bağımlılık şekline dönüşebilir.

Çocuğun yakın izlemi, okul ve arkadaş çevresi izlemi madde bağımlılığı oluşmasını önlemede ve tedavide çok önemlidir. Bu dönemde öğretmenlere de çok büyük bir sorumluluk düşmektedir.

Psikolojik Sorunlar: Ergenlik çağına kadar anne babanın etkisi altında kalan çocuklar; ergenliğin başlaması ile birlikte kendilerini daha bağımsız hissederler. Bu erken bağımsızlık duygusu; ergenlerde bir çok ruhsal ve davranışsal bozukluğun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu dönemin en büyük sorunlarından birisi kimlik kargaşasıdır. Evde anne babaya, okulda öğretmene itaatsizlik, arkadaşlarla geçinememe, uyum güçlükleri, okul başarısızlıkları, cinsel davranış bozuklukları bu dönemde ergenlerde en çok görülen psikolojik sorunlar arasındadır. Özellikle erkek çocuklarda daha fazla olsa da kız çocuklarında da giderek artan bir şekilde görülen; suç işlemeye eğilim, sigara, içki, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar, kaygı, korku gibi psikolojik sorunlar yine bu döneme özgü psikolojik bozukluklar arasındadır. 

Çocuğunuzla doğumdan itibaren ergenlik dönemine kadar duygusal ve sosyal yönden iyi ilişkiler içerisinde olursanız ve bu iyi ilişkiyi ergenlik döneminde de sürdürürseniz onun daha rahat bir ergenlik dönemi geçirmesini sağlayabilirsiniz.

Ergenlerde Depresyon: Ergenlik döneminde soyut düşünme ön plandadır. Ergen kendini, ailesini, çevresini ve dünyayı daha çok sorgulamaya başlar. Bağımsızlık duygusu artmıştır. Bağımsızlıklarını ilan etmek için kurallara uymak istemezler. Ani duygusal iniş ve çıkışları vardır. Çok kolay bir şekilde yanlış olarak çevresi tarafından önemsenmediği, anlaşılamadığı yargısına varabilirler.

Ergenlik döneminde çocukların ilgileri bedenlerine daha çok yönelmiştir. Bir çok ergende kendini beğenmeme,  yüz, burun, göz gibi bazı organlarını beğenmeme gibi bulgular gözlenebilir. Aşırı sinirlilik, alınganlık, öfke, yıkıcı hareketler, saldırganlık, suçluluk duygusu, arkadaşları ile geçinememe, sevilmediklerini düşünme, her zaman zevk aldığı şeylerden zevk almama, karar vermede zorluk, aşırı kilo vermeye kadar giden bir iştahsızlık, uyku bozuklukları, konsantrasyon eksikliği,  gelecek ile ilgili abartılmış karamsarlık, ümitsizlik, kendini olduğundan daha değersiz hissetme, alkol, sigara, madde kullanımı gibi bulgulardan bir ya da bir kaçı ergenlerin bir çoğunda görülebilir. Bu bulguların 15-20 günden daha uzun sürmesi durumunda ergenlik çağı depresyonundan şüphelenilmelidir.

Yukarıdaki bulgulardan bir ya da birkaçını az ya da çok çocuğunuzda gözlemliyorsanız

ÖNCELİKLE ÇOCUĞUNUZA ÖZEL ZAMAN AYIRIN VE ONUNLA KONUŞUN.

  • Hemen endişelenmeyin çocuğunuzu anlamaya çalışın.
  • Çocuğunuzla birlikte onun da seveceği aktiviteler yapın.
  • Evde ve yakın çevrede; stres yaratabilecek olayları azaltmaya çalışın.
  • Çocuğunuza değer verdiğinizi ve onu koşulsuz sevdiğinizi her fırsatta ona hissettirin.
  • Çocuğunuzun duygularını dinleyin. Neler yaşadığını anlamaya çalışın. Olaylara onun penceresinden bakın. Empati yapın. Kendinizi onun yerine koyun.
  • Yalnızca olumsuz davranışlarını konuşmayın. Yaptığı olumlu davranışları da konuşun ve bu olumlu davranışlarından memnun olduğunuzu ona anlatın.
  • Kurallara baş kaldırmasının ergenlik sürecinin doğal bir parçası olduğunu onunla paylaşın. Oturup konuşarak kuralları birlikte bir daha gözden geçirin. Belki bazılarını esnetebilir, hatta bazılarından da tamamen vazgeçebilirsiniz. Belki de çocuğunuz bazı kuralları kendi isteği ile benimseyebilir.
  • Yapmaktan keyif aldığı aktivitelere yönlendirin.

Tüm bu önemleri almanıza rağmen; özellikle moral bozukluğu, üzüntü, hayal kırıklığı, düşük benlik duygusu, günlük aktivitelerini yerine getirememe, derslere ve çevreye ilgisizlik gibi belirtilerin 30-40 günden sonra hâlâ devam etmesi durumunda ÇOCUĞUNUZDA ERGENLİK ÇAĞI DEPRESYONU GELİŞİYOR OLABİLİR. Profesyonel bir yardım almak gerekebilir. Bunu da değerlendirmelisiniz.

Çocuğunuz sizin çocuğunuz ancak sizin kopyanız değil. Sizden farklı bir kişilik geliştiriyor. Bunu çok doğal karşılayın ve onu anlamaya çalışın. Gerektiğinde gerektiği kadar onun yanında olun. Belki de bazı şeyleri deneyerek öğrenecektir, ona bu fırsatı da tanıyın.

Dr. Yılmaz Bay

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı

Yorumlar kapalı.